12 Aralık 2016 Pazartesi

Çınarcık-Küçükyalı Seyri 9 Aralık 2016



Sabah geç kalktım. Uzun süredir görmediğim abim ziyarete geldiğinden bir önceki akşam yaptığımız koyu sohbetin sonucu bu oldu.

Sağlam bir kahvaltıdan ve abimi yolcu ettikten sonra hazırlamış olduğum standart uzun seyir listesinden gerekli kontrolleri yaparak eşyaları apartman boşluğuna indirdim. Sonrasında dışarı çıkıp havayı gözlemledim.

Lodos beklendiğinden sahil şeridi dümdüzdü. Yine de arada kaynağı belli olmayan bazı dalgalar kıyıya vuruyordu.  Ufuk çizgisine bakıp görmeyi umduğum lodos dalgalarını ise boşuna aradım. Başım biraz öne düşmüş, yelkenli seyir yapamayacağım.

Dönüp apartman boşluğundaki botumu çıkardım. Kaldırıma bırakıp ters çevirdim. Üzerine taktığım tekerleklerin yardımıyla botu birkaç apartman uzaklıktaki sahil şeridi kaldırımına kadar rahatlıkla çekerek taşıdım

Kaldırımla taşlık zemin arası bir adam boyu olduğundan botumu yavaş yavaş iterek önce boşluğa çıkardım sonrasında kıç tarafı taşlara dokunacak şekilde aşağı sarkıtıp baş tarafını kaldırımın duvarına dayadım. Sıra tahta merdivene kullanıp aşağıya inmeye demiri denizde uygun bir noktaya bırakmaya ve ipini sahilde merdivene bağlamaya geldi, yaptım Bir önceki sefer yoldan geçen biri sağ olsun yardım ettiği için botu denize indirmek görece kolay olmuştu.  Şimdiyse iş başa düştü. Yer yer midyeli kayaların olduğu suya nasıl indirmeliyim? Denize girip riskli taşları teker teker belirledim. Botu  denize daha güvenli indirmek adına yine ters yüz edip çekmeye başladım. Bir yandan botu 200 metre ilerideki kumsala götürüp denize indirmediğim için kendime kızıyor, diğer yandan yavaş yavaş çekmeyi sürdürüyordum. Zaman zaman beliren dalgalarsa hiç yardımcı olmuyordu. Sonunda botu kritik alanın dışına çekip takla attırarak düzelttim.  Baş taraftaki mapaya demirin ipini bağlayıp güvene aldım. Merdivene doğru giden ipin olduğu kısmını da kıç omuzluğundaki tutamağa bağlayıp fazla gezmesini önledim .

Motor... Kabus... Aşağıya nasıl indireceğim ? Kaldırımdaki motoru aşağı  çekip alabilir miyim, ı ıhh, Kaldırımdan aşağı iple sarkıtıp indirebilir miyim, ı ıhh. Makara sistemi yapsam yolu kapatmam gerekecek. O da olmaz. Bastım küfürü : Ebleh! Doğrusu belki de botu kumsala kürek çekerek götürüp yeniden karaya çıkarak motorun olduğu yere getirmek , motoru üstüne yükleyip yine kumsala taşıdıktan sonra demir attığım yere geri gelmekti. Artık mantık falan kalmamıştı ya bir kaza olacak ya da iş yapılacaktı

Merdivene indim, motoru kendime çektim, dengemi ayarlayıp boşlukta tek elimle kavradım.

Basamakları inerken bir yandan dengemi korumaya çalışıyor, diğer yandan da merdivenin çökmemesi için ilgili yere baş vuruyordum. Merdivenler neyse ki bitti. Motorun kuyruğunu taşın üstüne koyup bir nefes aldım Artık haltları teker teker ettiğimden düşünmeyi bırakıp motoru omuzuma aldım bota taşıyıp taktım. YAŞASIN, TAKTIM.

Kullanım kılavuzlarını okumayı pek ihmal etmem. Motorun kılavuzunda da yapılmaması gerekenler listesinde bu yaptıklarım vardı ama başarmıştım he he. İleride olmadık bir yerde bunları yine yapmam gerektiğinde yapabileceğimi her gördüğümde biraz kibirli olurum. Sonrasındaysa felaketlerin arka arkaya gelen birtakım küçük aksaklıkların toplamından oluştuğunu hatırlamaya çalışır, kendime çeki düzen veririm En azından uykumu gıdamı tam aldım.  Botu  kalan eşyalarla doldurduktan sonra son bir kıçlık yere oturup motoru çalıştırdım ve güç verip seyre koyuldum.

İzmit Körfezi hattının sonuna kadar su yatıktı. Gözlemlediğim kayda değer şeylerden biri hat boyunca belirli bir bölgede hızlı bir şekilde gidip gelen bir gemiydi.Sanırım bir çeşit araştırma gemisiydi. O bölgeyi geminin dev dalgalarına dikkat ederek geçtim. Hattın sonuna doğru rüzgar ve iskele bordasına vuran dalgalar başladı. Belki de zaten oradaydı ama benim kat ettiğim yerler rüzgar almadığından dalga da yoktu. Dalgalar epey eğlenceliydi.Ta ki botun içine serpinti yapıncaya kadar... Su boşaltma vanasını açtım. Molaya kadar da öyle kaldı.

Büyük Ada'nın arkasındaki Balıkçı Adası'na gelinceye kadar zaman zaman denemediğim büyüklükte dalgalar geldiğinde ise kısa süreli sörf yapıp pruvayı yine adaya doğru düzelttim Sorunsuz,  çevrem neta şekilde Balıkçı Adası'na varınca kısa süreli bir mola verip kontroller yaptım.

Sonrasında yola devam edip Büyükada -Heybeliada arasındaki kanala girince sıkışan sularla dalgalar iyice büyüdü ve benim kız kavalyeye uygun şekilde dans etmeye başladı. Videolarda sörfçülerin üzerine bindikleri dalgalara benzeyen bu dalgalar üzerinde ben de kendimi kaptırmışım. İki kere uzun sayılabilecek bir  süre sörf yaptım. Neyse ki kendimi çabuk toparladım. Seyir sonrası yaptığım incelemede ortalama üç buçuk deniz mili olan hızımın sörf yaparken 6.4 deniz miline kadar yükselebildiğini gördüm.

Hep botla dalga eğitimi için böyle bir yer arayıp dururdum. Önce fırtınalı bir günde sahilden inceleme yapmayı ve sonrasında botu alabora etmek pahasına da olsa bir lodos fırtınasında eğitime gelmeyi düşünürken kanalı bitirmiş adaların ana karaya doğru olan tarafına geçmişim.

Seyir sona erdiğinde akşam alaca karanlığı çökmüştü.

3 yorum:

  1. Sabrna ve dirayetine hayranm kardesim tebrikler.

    YanıtlaSil
  2. Güzelmiş.
    ....Sonrasındaysa felaketlerin arka arkaya gelen birtakım küçük aksaklıkların toplamından oluştuğunu hatırlamaya çalışır,kendime çekidüzen veririm....

    YanıtlaSil
  3. Enes ne kadar sade ve güzel bir yazı yazmışsın. İlk defa bu tarz bir yazını okudum. Teşekkürler via böyle kardeşim

    YanıtlaSil