HANGİ DURUMLARDA TEK BAŞINA DÜNYA SEYRİNE ÇIKILIR?
Diyelim çocukluk arkadaşın, yılların dostu seni kırdı.. Bu kırılganlık vazo gibidir. Asla eskisi gibi olmaz. Mutlaka bulamadığın küçücük bir porselen parça hep eksik kalır ve her seferinde koskoca vazo değilde o küçük parçacığın yokluğu gözüne takılır.
Kimi karakter özellikleri de böyledir.. Dürüstlük gibi mesela. Boş bir kağıt göstersem size ve ne gördüğünüzü sorsam.? Cevap boş bir kağıt olur.. Ama aynı kağıdın üzerine bir noktacık koysam ve tekrar göstersem cevap o küçücük noktacık olur. Geri kalan tertemiz kağıdı kimse görmez artık..
Dostuna kırıldın mı daha tamir olmaz , geçmez o kırgınlık.. Demem o yani.. Yıllarca unutmazsın ve asla eskisi gibi olmaz.
Ahh.. ama sevgiliye duyulan kırgınlık böyle değildir işte.. Ne kadar kırılsan da o aşk yok mu o aşk.. Şu şerefsiz plastik vazolar gibidir. Hani cam gibi gözüken ama asla cam olmayan.. Defalarca yere çalarsın da bir kez bile kırılmaz.
Dostuna kırgınlığın incecik porselen vazo gibidir. Kırıldı mı bir daha asla eskisi gibi olmaz. ama sevgilinin , aşkın kırgınlığı şu şerefsiz plastik gibi. asla kırılmaz.
Sevgilinin özlemi öyle ağır basar ki ne gurur kalır, ne şeref, ne haysiyet.. Kırıldığın halde bir de gider özür dilersin. Bazen yalvarırsın affet diye.. O zaman da ne gaddar olur bu sevgili.. Hani masallardaki gibi , sen yalvarıp, yakardıkça daha da uzaklaşır sanki senden. Yaşamış , gelmiş geçmiş tüm zalim kadınların ruhu bir olmuş, sanki sevgiliyi esir almıştır.
Yalvarmaların da yakarmaların da o tarih öncesi zalim kadınların alay eden kahkahaları arasında kaybolur gider. Ne çirkin bir kahkahadır o aman Allahım..
Ses sevgilinin sesi, gülüş O'nun tamam.. Ama o tüm kıskanç, zalim , aldatılmış kadınların ruhları yok mu.. ? İşte onların sesi delirtir insanı..
Nereye gidersen git, nereye kaçarsan kaç faydası yoktur. Gitmez o alaycı, zalim kahkahalar beyninden.. Çınlar durur..
İŞte bu zalim sevgiliden kurtulmanın tek bir yolu vardır. Tek başına uzaklara ama gidebildiğince uzaklara gidebilmek. ama öyle uçakla , tirenle , arabayla filan değil ha.. Daha terk ettiğin şehrin sınırlarından çıkamadan geri gelirsin.. İlk durakta inersin o trenden ve ilk uçak ile geri dönersin sabırsızca.
sadece ve sadece tek başına küçük bir yelkenli deva olur sana. Denizin ortasında kalmak.. O sevgiliye duyulan özlem dayanılmaz olduğunda uzaklarda ve tam da denizin ortasında olmak..Öyle bir yerde olmalısın ki hani şu Nemo noktası gibi.. İstesen de dönemeyesin sevgiliye.. Sadece tekne , sen ve deniz olacak.. Başka yer olmaz.
Yani demem o ki.. Öyle büyük bir aşk acısı çekmelisin ki , öyle uzaklara gitmelisin ki o özelem seni kahrettiğinde , her bir hücren ayrı ayrı sevgiliyi haykırdığında dönülmeyecek yerde olasın..
İşte o zaman dünya turuna çıkılır belki tek başına küçük bir tekne ile.. Aşk acısı çekmeden olmaz dostlar asla olmaz..
Böke.
Boke kesin esiyle kavga etti ( bu iyi ihtimal, kotu ihtimal ama yazamam :) )
YanıtlaSilDünya turu falan diyo.
SilBöyle gidilmez,maazallah akıl sağlığı da gider yolda. :)
YanıtlaSilDunya seyahati falan diyor da durum zannettigimden daha kotu herhalde tuhh 😎
YanıtlaSilHerşeyden kaçıp kurtulmak için desek daha iyi.Tek sebep aşk acısı olamaz.70 yaşında dünyayı dolaşanlar var.
YanıtlaSilLan bu hayat yok mu bu hayat:)
YanıtlaSilBu arada yazı da güzel. Onu da diyelim.
YanıtlaSilMustafa abi 70 yaşında aşık olunmuyor mu.. ? Çok mu geçtir aşk için 70.. ?
YanıtlaSilDeğildir.
SilYüreğine sağlık Ersin korsan .
YanıtlaSil