Tutya, en basit anlatımı ile,
teknelerimizin metal kısımlarının korozyona uğramasını engelleyen anot'tur.
Farklı türden metallerin bir araya gelip,
birbirlerine temas etmeleri sonucunda, fiziksel olmayan, tamamen
elektrokimyasal sebepler ile metaller özelliklerini kaybeder ve yok olmaya
başlarlar. Örneğin kullandığımız krom vida, perçin ya da aksesuarların temas ettiği ,
alüminyum ile kromun birleştiği yerde görebilirsiniz. İki farklı metalin birleştiği yerde korozyona uğrayacak olan metal daha
aktif olandır. Bu durumdan kurtulmanın yolu iki metal
arasına iletken olmayan (teflon, polietilen, plastik) conta kullanmaktır.
Dediğimiz gibi, daha aktif olan metal
korozyona uğrayacaktır. Tuzlu su iletken olduğu için etrafta sizin teknenizin su kesiminin
altında bulunan metallerden daha az aktif bir metal kaynağı vardır ve bu metal
kaynağı ile sizin tekneniz arasında elektrolize yol oluşup teknenizdeki
metalleri eritecektir. Bu suyun altında
olan her hangi bir metal, iskele ayakları hatta yakınınızda bağlı olan sac
teknelerde dahildir. Bundan kurtulmak içinde düz mantık gidersek, teknemizde
olan metallerden çok daha aktif olan bir metal koymamız gerekir. İşte bu da Anot
yani Tutya'dır. Çinko da bu metallerden içlerinde , her ne kadar bizim için
değerli olsada , metallerin en az asil olanıdır. Yani Çinko aslen az asil olsa
da asil bir hareketle kendini teknemiz ve bizim için feda ediyor
diyebiliriz.
Tutyanın kelime anlamına baktığınızda
"çinko" ile eşdeğer haldedir.
Sebebi ise, eskiden heykellerin çinkodan yapılmış olması ve bu heykellere Tutya
deniyor olması nedeniyle günümüzde Çinko anot'lara Tutya denilmesi
gösterilebilir. Bu arada Sevgili Tayfun Timoçin’in Tutya ile ilgili bir
yazısında aynı zaman da “sürme”, evet bildiğimiz göze sürülen sürme anlamında
da kullanıldığını okumuştum. Sadece süs olarak da değil üstelik. Çinko asidi
göz hastalıklarında kullanılan ilaçmış. Çok ilginç gelmişti bana. Sizlere de
aktarmak istedim. Bu arada hazır laf Tayfun Timoçin’den açılmışken “Yelkenli Yatta Kendine Yetebilmek”
kitabını okumadaysanız, şiddetle bir göz atmanızı tavsiye ederim. Öğrenilecek
şeyler asla bitmiyor.
Peki, hangi "tutya" nerede kullanılır ? Hangi metalden
tutyalar vardır ? İletkenlikleri nedir ?
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki tuz oranı ve
su sıcaklığı arttıkça suyun iletkenliği artacak ve metaller daha çabuk çürüyecektir. Bu da bizi eğer tuzlu suda isek Çinko, tuzlu tatlı karışık bir suda
bulunuyor isek Alüminyum ve tatlı suda buluyorsak Magnezyum anot'lara
götürecektir.
Hazır bu konuyu işlemeye başlamışken ve
tutya çeşitlerini de konuşurken iletkenlikleri ve hesaplanması gibi bazı teknik
detaylara da göz gezdirelim. Tabii bunun için gugıl amcadan bir araştırma desteği alalım.
1-
Elektriksel potansiyel:
Tutyalar;
Magnezyum -1.6 Volt üretir.
Alüminyum -1.1 Volt üretir.
Çinko -1.05 Volt üretir.
Bunların koruduğu metaller;
Bronz -0.3 Volt üretir.
Çelik -0.6 Volt üretir.
Alüminyum ( gövdede,
içten-dıştan takmada, dıştan takma motorda kullanılan ) -0.75 Volt üretir.
Koruyan ile korunan
arasındaki voltaj farkı ne kadar yüksekse o kadar iyidir.
Örneğin:
Eğer Çinko bir anot ( tutya ) ile Bronz bir
pervane korunuyorsa oluşan elektriksel potansiyel farkı -1.05 - ( -0.3 ) =
-0.75 Volt olacaktır.
Alüminyum anot'da bu fark -0.8 Volt, Magnezyum anot’da ise -1.3 Volt olacaktır.
2- Akım
kapasitesi:
Yukarıda bahsedilen
elektriksel potansiyel nedeni dolayısıyla tutya ve korunan metal arasında su
vasıtasıyla bir akım oluşur.
Aynı büyüklükteki
tutyaların ( anotların ) çalışma gün kapasiteleri orantılarsak;
Çinko 100 gün olursa,
Magnezyum 30 gün
Alüminyum 130 – 150 gün olur.
3- Tutya ( anot ) alaşımının
kalitesi:
En kabul edilip değer
verilenler;
Çinko MIL-A-18001K
Alüminyum MIL-A-24779 ( SH )
Magnezyum MIL-A-21412
Tutyanın yüzey alanı ne kadar koruma
sağlayacağını, ağırlığı ise bu korumanın ne kadar süreceğini belirler. Korozyon oranı sudaki her 10 derece ( C ) artış için iki kat artar.
Peki, ne kadar tutya gerekli?
Tutya ağırlığı (kg) = ( istenen akım x 8760 ) / ( kullanım faktörü x
Ahr/kg )
istenen akım = metal aksamın yüzey alanı (m2) x anot’un akım yoğunluğu
Tutya ağırlığı 1 yıl içindir; 1 yıl sonunda değiştirilmesi gerekir. Bazı tutyalarda kullanım faktörü yazabilir. Örneğin, 0.8 ya da 0.9 olup tutyanın bedeninde yazılıdır. 0.8 demek % 80'i bozunana kadar çalışacak demektir. Ancak 1 yıl ve kullanım faktörü de değişkendir. Daha sonra büyük
problemler ile karşılaşmamak adına kontrolün sıklıkla yapılması ve %50 oranında
eridiğinde değiştirilmesi daha uygun olacaktır.
Peki ya Tutyamız çalışmıyorsa ?
Böyle bir durumda başımıza gelebilir. Sık
yapılacak kontroller, erimenin haricinde bize erimeme durumunu da
gösterecektir.
Bu durumla karşılaşmamızın en olası
sebebi, anot'un üzerinde oluşan ince bir metal tabakasıdır. Eskiden Çinkonun
içerisine ki demirin fazlalığı bu duruma neden oluyordu. Bunu engelleyebilmek
adına düşük oranlarda
alüminyum ve kadmiyum karıştırarak daha
yüksek kaliteli bir üretim gerçekleştirdiler. İşte tam da bu sebeple, her ne
kadar günümüzde bu sorundan kurtulmuş gibi gözükse de halen düşük kalitede
yapılmış imalatlar mevcut olabiliyor. Bu yüzden hiç gözümüzün önünde olmayan
ama bizi çok büyük dertlerden koruyan Tutyalamızı alırken hassasiyetle
yaklaşmalı ve üretim kalitesinden emin olduklarımızı kullanmamız her daim
hayrımıza olacaktır.
Peki bu korozyon sadece su altından mı bize
gelir ?
Elbette hayır, bir çok noktadan bize
ulaşacaktır korozyon. Sintinede ki bir metal, motor suyu soğutma sistemi, metal
salmamız, mazı teknelerde safra olarak kullanılan demir vs.
Örneğin tunçtan yapılmış bir pervanede
korozyon görmezken şaftımızda görürüz. Çünkü tunç’dan yapılan pervane krom şafta göre daha az
aktiftir ve şaft bu durumda anot görevi yapar. Bunu kromdan daha aktif bir
metali şafta yani şaft tutyası bağlayarak engellersiniz. Tutyalarımız çok çabuk eriyor olabilir. Özellikle kıyı elektriğine
bağlı olan teknelerimiz daha da tehlike altındadır. Kıyıdan aldığımız 220v hele
birde alt yapımız kötü, eski hasarlı ise galvanik akım kaynağı oluşturacak ve
her şeyi hızla eritecek/çürütecektir.
Şahsi fikrim, bu durumlardan kurtulmanın
en iyi yolu, doğru tutya ve mutlaka, bence olmazsa olmaz olan galvanik
izolatördür. Doğru kapasitede bir Galvanik İzolatör ilk bakışta biraz maliyetli
görülse de, teknede mutlaka olması gereken önceliği üstlerde ki bir gereksinim
olarak görüyorum.
Burada başka bir sorunsal ortaya çıkıyor,
Galvanik İzolatörler, izolasyon trafoları, topraklama, topraklama hataları. Bu
konular hakkında teknik bilgi vermek kesinlikle beni aşar, ama aramızda mutlaka
bilgisi olan bizi aydınlatabilecek dostlar vardır mesela Can Deniz hocamız var.
Bu konularda ki bilgisinden son derece emin olduğum bir eğitimcidir. Eminim bu
konuda bize hem teknik açıdan hem de gereklilik açısından önemini anlatan bir
yazı ile aklımızda ki sorulara cevap olacaktır.
Sevgi, Saygı ve Selametle.
Aşağıdaki yorumlar konu ile ilgili Facebook mecrasındaki yorumlardır.
YanıtlaSilÖcal Turan
"Can hoca tutya ya karşı. Ama ne yapalım herkesin galvanik izolasyon trafosu yok. :)"
Tan Kaan Özkan
Sil"Geleneksel amatörler, Bilimsel açıklama bekler abi :)"
Can Deniz
Sil"Galvanik korozyon sorununa karşı bir kaç şekilde önlem alınabilir. 1-Klasik sistem < TUTYA > 2-Galvanik izalatör ki sadece sahil besleme kaynaklı galvanik korozyonu önler 3-İzalasyon trafosu Bu da sadece sahil besleme kaynaklı galvanik korozyonu önler. Galvanik izalatörden farklı olarak tekne içinde 220 nedeniyle oluşabilecek kazaları önler. Kısaca 220 kazalarında can güvenliği sağlar. Hastahanelerde yaşam destek üniteleri ve bilumum operasyon cihazları izalosyon trafosu ile donatılmıştır 4-Katodik koruma 5- Tekne ve tekne üzerinde ki tüm aksamların yalıtkan malzeme ile üretilmesi şaft pervane salma kutusu dahil. Ben sizlere 4 numaralı KATODİK KORUMA ya bir göz atmanızı öneririm."
Tural Ay
YanıtlaSil"Kaliteli tutyayı nasıl anlayacağız Tan Bey"
Tan Kaan Özkan
Sil"Mil-Spec Zinc Alloy A - 18001 K standartın da olanları tercih etmeliyiz diye düşünüyorum. Amerikan ordu standartı idi sanırım."